Yıl 2009 Temmuz ayları defalarca çeşitli sebeplerden ertelediğimiz Ağrı Dağı tırmanışımız yeniden gündemde…. Ve o gün yazıştığım kişi bizi ağustos ayında ağrı dağına çıkmamıza sebep olacaktı.

Orhan Kozan Zirve Dağcılık Genel Başkanı ile yazışıyordum. Ağustos ayında Ağrı Dağında temizlik tırmanışı organizesi olduğunu ve bizi davet ettiğini belirtti. Normalde dağa çıkış izni almak zor olduğu yıllar, Federasyon bile Ağrı dağı eğitim kamplarını Kaçkar a kaydırdığı yıllardı ve Orhan Kozan her zamanki gibi zoru başarmayı kafasına koymuştu.
Orhan bey bana ekibini hazırla ağustos da dağlar dağındayız diyince o akşam kulüpte toplantı vardı.Gündem Ağrı dağı ekip belirlendi..
İmdat YILMAZ
Turgay COSKUN
Hüseyin ADANUR
Münür TURAN
Yılmaz SIVAZ

Artık eksik malzemeler tamamlanmalıydı. Kazma krampon buz vida ip kask karabina -40 uyku tulumları 5 mevsim çadırlar yiyecekler hummalı bir çalışmaya girdik.5 kişinin sırt çantaları ve ekipmanı bir araca sığmadığından 2 gruba ayrılıştık. Hüseyin ve ben otobüsle doğu Beyazıt’a gidecektik. Sabah soluğu doğu Beyazıt seyahatin peronunda aldık. Nede olsa ilk defa Ağrı dağına çıkacaktık.Lay ay lom Doğu beyazıt’ a vardık ve İsfahan otelde bizi Sevgili Orhan Hocam Karşıladı.Ülkenin her yerinden dağcılar vardı. Daha otelde iken bile dağ havası esiyordu. Teknik terimler havada ucuşuyordu.O gece otelde konakladık.

Sabah 8 de önce Meteor Çukurunu ve Arvasi seyidleri türbesini gezdik. İshakpaşa sarayı çok ilginçti o yıllarda kalolifer tesisatı bile düşünülmüştü. Dağdaki delikten geçince tüm günahların affaolunacağı iletilince son günahımızıda işlemek içimizden gelmedi desek yalan olur.Artık rotamız Eli köyü idi. Ve 23 katır bizi bekliyordu. Organizasyon mükemmel işliyordu.(Orhan KOZAN farkı) Yükler yüklendi.73 kişilik Dağcılık ve dağ temizlik ekibi hem 3350 yeşil kampı hemde 4200 mt kampını çöplerden arındıracak hemde 5137 mt ye zirve yapacaktı.Eli köyünden yürümeye başladık katırlar yer yer bizi geçiyordu.

Artık 3350 kampına geldik.Çadırları kurduk. Yeşil kamp çadırların renkleriyle rengarenk olmuştu.Ekibimle tekrar kavuşmuş Turgay bu arada kahvelerimizi hazırlamıştı bile … Kahveden sonra mıntıka temizliği başlamış yıllardır bırakılan çöpleri ne varsa toplamaya başlamıştık. Çöp toplama işlemi bitti ve biz aklimizasyon tırmanışına başladık. Yaklaşık 4000 lere kadar çıkıp indik .Akşam olmuştu ve artık dinlenme zamanıydı.Sabaha dinç olmak adına erkenden yattık.Ağrı dağı çadır biz.Volkanik kayalar at katır anlamadığım dilde maniler neler neler rahmetli annem derdi cingan çaldi bilmem kim oynadi…

Sabah ağrı dağın eteğinde uyanmak kahvaltı müthişti ve tekrar çadırları toplayıp katırlara yükledik.Biz 73 kişi 4200 kampına gitmek üzere tırmanışa geçmiştik bile.Kendimi hayatım boyunca 3350 den 4200 mt'ye çıkarken ki gibi, hayatımda hiç hissetmemiştim.Yürümüyor tırmanmıyor adeta koşuyordum. 2007 de Kaçkar tırmanışında tanıştığım Yüksel Akti ile yollarımız bir kere daha kesişmişti. 2 yıl sonra randevulaşmadan yine dağda buluşmuştuk. Eski anılar dostluklar bir başka oluyor dağda dağdan konuşmak gibisi var mı. 4200 mt deyiz. Çadır yeri bulmak çok zor kaya arası bir yer bulduk .Kolay değil herkes dağda avuç içi kadar yer 4200 kampı.Yerleştik.Kampın olduğu alandaki çöpleri toplayıp poşetleyip katırlara yükledik ve eli köyünde ki çöp toplama sahasına gönderdik.
Ve gece 01:00 da yola çıkacağımız bilgisi verildi. Biz ilk yola çıkacak 18 kişilik ekibin içerisindeyiz.Ve ding dong saat 01 kafa lambaları takılı buzula girecek ekipmana sahip bir şekilde hazırız.Burak Gürer Rehberliğinde rotadayız. Yaklaşık 6 saat bir tırmanışın başlangıç noktasında tam buzul girişindeyiz. Kramponlar taktık . Artık buzuldayız. Dağ sessiz ıssız ve karanlık kafa lambalarımızdan çıkan ışık bana çocukluğumdaki gece momoçlarını hatırlatıyor.Dağ gittikce dikleştiği hissini veriyor bana.Yükseliyoruz.Saatler geçiyor.Kimsede çıt yok konuşmuyor kimse doğrusuda bu ama ilginç 6 saattir kimse mecbur kalmadıkça laf etmiyor.Yan geçiş dediğimiz yere geliyoruz.Rahmetli İskender Iğdırın hayatını kaybettiği yer ……..
Burak başkan geçişi kontrol edip hat kurmaya gerek kalmadığını beyan ediyor zaten kramponlar takılı kazmalar tedikte geçiyoruz. Son düzlükteyiz.İnönü Tepesine geçmedik.Artık zirveye yaklaşmıştık.Gün ağarmış ağrı dağının gölgesi ermenistana yansımıştı bile. Hava açık görüş mesafesi müthişti. Küçük ağrı dağının tepesi bulutlu ben de buradayım diyordu.Zirvedeyiz….
Herkes birbirini kutluyor sevinçle vbağrışıyordu.Her zirve gibi bu zirvedede gözlerim nemlendi …..
Yaklaşık 1,5 saat zirvede kaldık .Fotoğraf ve video çektik.Artık dönme zamanı gelmişti. Turgay, Hüseyin, Münür ve Yılmaz ile son bir Ağrı dağı zirve fotoğrafı çekildik.Dönüş yolunda idik.Yolda dünya barışı için yürüyen sevgili dost güzel insan Hülya Aslanla tanışıp fotoğraf çektirdik.O tanışıklık hala devam ediyor. İniş hızlı oluyordu .Çıkıştaki disiplini doğal sebeplerden kaybettik.Beyin artık uzuvlarımıza söz geçiremiyor verdiği emirler ya geç harekete geçiyor veya algılanamıyordu. Sizi söylenen sözleri anlıyorsunuz ama algılayamıyor fiziki olarak yapamıyorsunuz.Bir kaç saat sonra Buzul bitti kramponları çıkarttık.Oda ne yürüyemiyoruz desek yeridir.Krampona alışan ayaklar iş görememeye başladı.Birde buna algılamama eklenince laylaylom…
4200 mtye indik.Zirveden ilk inenlerdeniz.Ana kamp sakin gelir gelmez ayaklarım dışarıda çadıra uzanıyorum.Biraz sonra Macide ablanın İmdat çorba hazır kalkın sesiyele uyandım.Bize çorba yapmıştı.Tarhana ev yapımı el yapımı sızacık 14 saat yürüyüş yorgunluk…..Çorbayı içtimmi yedimi hatırlamıyorum.Hayatımda içtiğim en güzel ve en anlamlı çorba ve arkasından Türk kahvesi tekrar Ağrı dağında zirve yapabilirem….
Birazdan 4200 kampını terk edeceğimiz için toparlandık yükleri katırlara verdik .Eli köyüne münübüse bırakmaları için bizde sırt çantamız ve fotograf makinemizle inişe geçtik. Saatler sonra günler öncesinden başladığımız yere eli köyüne toplanma noktasına geldik.Münübüsle İsfahan oteldeyiz .Kendi gurubuz ile toplantı yaptık.Münür Hoca Turgay ve Yılmaz Hoca özel arabaları ile yola Çıktı.
Biz Hüseyin kardeşimle Doğubeyazıt garına gittik. Otobüs yok orada kalmak zorundayız.Vana geçebilirdik ama oradanda ulaşım yok. Hüseyinle yöresel yemek yapan bir lokantaya gittik. Abdigör köfte yazıyordu. Meğer çarşambaları çıkıyormuş. Yarın öğle için sipariş verdik.Akşam otelde yarın yiyeceğimiz abdigör köfteyi düşünerek uyuya kalmışız.Şehirde dolaşmaya başladık.Halkın büyük bir kısmı ağrı dağına çıkılabileceğine inanmıyor.Trabzonluları seviyorlar.Konuştuğum kişilerin trabzonla ilgili bir anısı mutlaka var ya trabzonda çalışmış Kahveci Ekrem abiyi tanıyorlar ve seviyorlar.Çok rahat bir şekilde şehirde dolaştık.Sıra abdigör köftesi yemeye gelmişti, köfte çok güzeldi.Ama bir daha yer miyim …?
Bilmem….
Anekdotlar
Ağrı Dağı - 39° 42′ 13” N; 44° 17′ 56” E
Yaklaşık 350 poşet çöp toplandı ve katırlar ile şehre indirildi
Abdigör köftenin tadına bakıldı: Ama Akçaabat köfte ile mukayese olamaz
Ahmedin necat çayı tadıldı
Kaçak ürün satan çarşılar gezildi
Trabzonlu olmanın tadı Doğu beyazıt’ tada hissedildi
Comentários